Hacı Sabancı İlköğretim Okulu
Özel Web Sitesi

   
  Hacı Sabancı İlköğretim Okulu 1-C
  rhbrlk7
 


İLKÖĞRETİM ÇOCUĞUNUN RUHSAL GELİŞİMİ

İlköğretim dönemi çocuğun aile ortamından çıkıp dış dünyaya açıldığı, toplumsal çevreye iyice karıştığı çağdır. İlköğretim birinci kademeyi içine alan bu dönem, ergenliğin ilk belirtilerinin başlamasıyla, 12. yaşta son bulur.

Ruhsal gelişmesi yolunda giden ve okula başlamış bir çocukta, cinsel kimlik iyice belirmiştir. Kızlar kız özelliklerini, erkekler erkek  özelliklerini ana-baba ile özdeşleşme sonucu kazanmışlardır. Bağımlılıkları azalmış, anneleri dünyasının ekseni olmaktan çıkmıştır. Bütün günü evden uzakta, ya dışarıda, ya da okulda geçirebilirler. Konuşma yeteneği ve sözcük dağarcığı çok gelişmiştir. Zaman, sayı, uzay kavramları yerleşmiştir. Hayalle gerçek daha kolay ayırt edilir. Somut düşünceden soyut düşünceye geçiş başlamıştır.

Bu çağ çocuğu, oyun çocuğu gibi canlı ve hareketlidir. Kabına sığmaz, sürekli olarak bir işle uğraşır. Eve girer çıkar, hep bir şeyler getirir götürür. Artık oyunları sokağa ve çevreye kaymıştır. Kız ve erkek çocuklar da kendi aralarında kümeleşerek oynarlar. Bu yaş çocukları durmadan yeni bir şey denemek, beceri kazanmak, üstünlük göstermek isterler. Övünmeye bayılırlar. Yaşıtları ile hem arkadaşlık kurmak isterler hem de onlar arasında bir beceri ve yetenek üstünlüğü ile sivrilmek çabasındadırlar. Pul biriktirme, şeker ve cikletlerden çıkan resimleri saklama merakı bu yaşlarda ortaya çıkar. Birbirinin sıskalığı, şişmanlığı ve kusurları ile alay etme çoktur. Başkasının güçsüzlüğünü, eksiğini bulup çıkardıkça, kendilerini daha güçlü görürler. Öğretmenin gözüne girmek, sivrilmek ve üstün görülmek için aşırı bir çaba içindedirler. İzcilik gibi beceri artıran, serüven gereksinimini doyuran uğraşlara yönelirler. Resimlendirilmiş öykülere, mizaha merak sararlar. Duydukları öyküleri, fıkraları ana-babaya anlatmaktan hoşlanırlar. Toplumsal konulara ilgi duymaya başlarlar.

Bu yaş çocuklarının bir başka özelliği de kız-erkek olarak kümeleşmeleri ve oyunlarının buna göre ayrılık kazanmasıdır. Erkek çocuk kızlar arasına karışırsa yeni kazandığı erkek kimliği zayıflamış gibi bir kaygı içindedir. Erkekler, kızları çıtkırıldım, şımarık ve sulu gözlü bulurlar. İlköğretimin 2.3. sınıfında bir erkek öğrenci, bir kız öğrenci ile yan yana oturmak istemez.. erkeklik gururu incinir; üstelik alay konusu olabilir. Aynı duyarlılık kızlarda da vardır. Onlarda erkekleri kendi aralarına almazlar. Kümeleşme ve karşıt kümelere ayrılma kendi aralarında da görülür. Bu çağda başlayan en önemli değişiklik çocukta cinsel ilgi ve merakın yatışması ve sönmesidir.

Okula başlayış, ailenin yaşamında çocuğun konuşması, yürümesi gibi önemli bir aşamadır. Okula başlama çocuk yönünden belirli bir olgunluk gerektirir. Çocuk altı yaşını bitirdiği halde, öğrenim için yeterli zeka düzeyine ulaşamamış olabilir. Zekası yeterli olan bir çocuk da ruhsal bakımdan evden kopabilme olgunluğunu gösteremeyebilir. Böyle çocuklar için okula gidiş öyle mutlu bir olay değildir. Özellikle oyun ve arkadaşlıktan uzak tutulmuş, dışarı çıkarılmamış çocuklar için evden ayrılış ürkütücüdür.

Okula korkuyla giden ve okulda evi düşünen bir çocuğun, kendini okuma ve öğrenmeye vermesi pek kolay olmaz. Ayrıca arkadaş içine karışmak, birlikte oynamak ve arkadaşlık kurmak güç olur. Okul bir bakıma evde kazanılan eğitimin sınandığı bir yerdir. Çocuğun okula uyumu, ana-babanın çocuk yetiştirmedeki başarılarının bir ölçüsüdür. Eğitim ve öğretimde iyi bir başlangıç, çocuğun gelecek okul yıllarını olumlu yönde ve kalıcı olarak etkileyebilir.

Öğrencinin ilköğretmeni özellikle ilk yıllarda, çocuğun ana-babasının yerini tutar. Bazı konularda ana-babadan da önemli bir yeri vardır. Bu yaşlarda ana-babanın da yanılabileceğini görmeye başlayan çocuk için öğretmen, her şeyi bilen, hiç yanılmayan insandır. Öğretmenin beğenisini kazanmak, ondan aferin almak, çocuğun en sevindirici ödülüdür. Okul öncesinde babası gibi avukat ya da doktor olmak isteyen pek çok çocuk, okula başladıktan sonra en çok öğretmen olmayı ister. Öğretmen iyi örnek olduğu durumda çocuk özdeşim sürecini daha pekiştirir ve geliştirir. Çocuk öğretmeninin öğrettiklerinden çok kişiliğine duyarlılık gösterir. Doğal merakı yanında, öğrenimini kamçılayan, hızlandıran itici gücü öğretmeninden alır. Öğretmen ile öğrenci arasındaki olumsuz ilişki çocuğun öğrenme istek ve çabasını köreltir. İyi öğretmen, her şeyden önce, ruh sağlığının, eğitimin ayrılmaz bir parçası ve amacı olduğunu kavramış kişidir. Bu bakımdan, iyi öğretmen sınıftaki öğrencilerini kıyasıya bir yarışa itmez. Bir iki öğrenciyi, en çalışkan, en beğenilen, gözde öğrenci diye seçip çocukların erişemeyeceği bir örnek olarak ileri sürmez. Başarısız öğrencileri de destekler ve gelişme gördükçe övgüsünü esirgemez. Öğrencileri birbirleriyle açıktan karşılaştırmanın sakıncalı olduğunu bilir. Öğrencinin başarısızlık nedenleri üzerinde durur düşünür, araştırır ve aile ile işbirliği yapar.

Okul çağı çocukları arasında yapılan araştırmalarda, öğrencilerin ortalama yüzde onunun çeşitli ruhsal uyumsuzluk gösterdiği saptanmıştır. Bunlar okul öncesinden başlayıp, okulda sürüp giden uyumsuzluklardır. Uygun olmayan bir öğretim ortamı ve yanlış öğretmen tutumları bu uyumsuzlukları belirginleştirir. İyi öğretmen, bu tür sorunları olan öğrencilerle olumlu ilişkiler kurabilirse ruhsal uyumlarını artırabilir, başarılarını yükseltebilir.

1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8


 
 
 

© 2008-2009 [ HACI SABANCI İLKÖĞRETİM OKULU ] Bilgi paylaştıkça Çoğalır...  Herşey Daha Mutlu ve Güçlü Türkiye İçin... [SİTEMİZDE] Bilgi yarışmaları, Canlı testler, Flash ders anlatım linkleri, Yararlı Linkler bölümleri. Sınıfımıza ait etkinlikler"Testler, Dökümanlar" ve Öğretmen siteleri bölümü ile özgün sorularla online sınav heyecanını yaşayın.... Bizi izlemeye devam edin...

 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol