Menü |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
büyüt küçült
|
SORU SORMANIN GÜCÜ
İnsan, inanan, hisseden, duyan ve bu arada aklıyla hareket eden, düşünen,
düşüncelerini uygulayan rasyonel bir varlıktır. Çevremizdeki olayları öğrenirken
mutlaka ya kendi kendimize, ya da başkalarına soru sorarak öğreniriz.
Eğitim öğretim hayatımda gördüğüm en önemli gerçeklerden biri, öğrencilerimin
sık sık sorularıyla karşılaşmam olmuştur.
Çocuk büyürken sürekli soru sorar. Çocuklarda 3-7 yaş dönemii, soru sorma
evresidir. Öğretmen ve anne babaların öncelikle bilmeleri gereken çocukların
sorularına makul ve mantıklı cevaplar vermeleridir. Çocuğa bu yönde güven
aşılamalarıdır.
Çocuk, her konuda ve istediği kadar soru sorabileceğini bilebilmelidir. Öğretmen
ya da ana-baba her sorunun cevabını bilemeyebilir. Ama çocuğun sorusunu duymak,
işitmek ve çocuğun ne dediğini anlamak zorundadır. Öğretmen ve ana-baba mutlaka
bu bilinci geliştirmiş olmalıdır.
Eğer çocuk sorduğu sorular ve aldığı cevaplar arasında gerçeğe saygılı bir
ortamda büyüyorsa, gerçeğin ne olduğunu daha iyi anlayacaktır.
Çocuklar aynı zamanda çok iyi bir gözlemcidir. Sürekli yetişkinlerin
davranışlarını gözler. Yetişkinin davranışı tutarsız ise çocuk şaşırır.
(örneğin; eve misafir geldiğinde anne babanın misafirin yüzüne karşı farklı,
arkasından farklı konuşulduğunu gören bir çocuğu düşünün) “Eğer bir olayı
görmezlikten gelirseniz, o olay gerçekte olmamış gibidir.” Çocuk görmemeyi
öğrenir. Söylenilenlerle davranışlar arasında tutarsızlık olduğu zaman, ikiyüzlü
nesil yetiştirmiş oluruz.
Böyle bir ortamda yetişen çocuk kendi kendine şu soruyu sorar; “Ben bu iki yüzlü
dünyada nasıl yaşayacağım? İnsanların söylenileni yapmadığı, yapılanı
söylemediği zaman, ben, neyin doğru olduğunu nasıl anlayacağım? Gördüğüm
şeylerin konuşulmadığı, yokmuş gibi davranıldığı bir ortamda ben acaba emniyette
miyim? Yalan söylendiğini anlayamayacağıma göre, ben insanlara nasıl
güveneceğim? Gerçek diye bir şey var mı? Ve ben gerçeğin ne olduğunu nasıl
anlayacağım? Bunları bilmeden, ben nasıl yaşayacağım?”
Öğretmen, çocuklara soru sormayı, düşünmeyi öğretmeli. Sınıf öğretmenleri
çocuklara özellikle bilgi üreten düşünceyi, düşünmenin gücünü göstermelidir.
Soru soran çocuğun sorusunu cevaplandırmak ise, onları ödüllendirmektir.
Televizyonlarda yapılan röportajlarda insanlarımızın düzgün konuşamadıklarını
görüyoruz. Bunun tek nedeni insanımız, sakin, açık seçik düşünme ortamında
yetişmiyor olmasıdır.
İletişim eksikliği ve dikkatsiz konuşmalar iletişimin kalitesini etkiler. Çocuk
bu konuda bilinci yüksek bir yerde yetiştiği zaman daha açık seçik, dikkatli
düşünmeyi ve konuşmayı öğrenmektedir. Ama paldır küldür diyebileceğimiz bir
gürültü ortamında yetişen çocuksa; süratle bu konulara dikkat etmemeyi öğrenir.
Gücünüzün farkında olduğunuz anda güçlüsünüz. H. A.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
| | |